Rücu, bir kişinin, hukuken diğerinin yerine geçerek üçüncü kişilere karşı onun haklarını ve sorumluluklarını devralması durumudur. Bu durum özellikle Sigorta Hukukunda karşımıza çıkmaktadır. Sigorta şirketi, sigorta ettirenin üçüncü kişilere karşı sorumluluklarını devralmakta ancak sigorta poliçesi kapsamında varsa belirli kusurları oranında kişiden üzerine aldığı bu sorumlulukların tekrar iadesini talep etmektedir.
Trafik kazalarında sigorta şirketi, kazada kusurlu bulunan tarafın maddi ve manevi zararlarını poliçe limitleri kapsamında tazmin etmekle yükümlüdür. Ancak bu zararları tazmin ettikten sonra kaza anında:
- İlgili mevzuat hükümlerine göre ehliyet sahibi olmayan ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kişiler tarafından neden olunan bir kaza meydana gelmesi durumunda,
- Sürücünün uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki alması durumunda meydana gelen kazalarda,
- Yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçların yolcu taşıması veya kapasitesinden fazla yolcu veya yük taşıması yüzünden meydana gelen kazalarda,
- Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
sigorta şirketi rücu etme hakkına sahip olacaktır.
Ancak, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçe Genel Şartlarının B.4/2 maddesinde “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Yani sigorta şirketi yukarıda belirtilen sebeplerin varlığı halinde rücu hakkını ilgili kanun maddesi kapsamında ancak sigorta ettirene karşı kullanabilecektir. Bu durum: