Dava konusu olayda, davalının sevk ve idaresindeki kamyonla seyir halinde iken ışık kontrollü dörtlü kavşağa geldiğinde sağındaki yoldan kavşağa giren davacının kullandığı araçla çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana gelmiştir. Trafik kaza tutanağında, olayın meydana geldiği kavşakta trafik lambası mevcut olduğu gösterilmiş olmasına rağmen kaza sırasında ışık durumunun nasıl olduğu, hangi sürücünün kırmızı ışık ihlali yaptığı konusunda bir açıklama yapılmamış olup olay yeri kontrolsüz kavşak olarak değerlendirilerek geçiş önceliğine uymama kuralını ihlal eden davalı sürücünün asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Davanın yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda, trafik kaza tutanağının yukarıda açıklanan biçimi ile ciddi bir kanıt özelliğini taşımadığı kabul edilerek ışık ihlalinin hangi sürücü tarafından yapıldığı belirlenememiş olsa dahi, her iki sürücünün de kavşağa girerken hızlarını azaltmadıkları kendilerine yeşil ışık yanmış olsa bile kavşakta daha dikkatli olmaları gerektiğinden, her iki sürücünün de %50 şer oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir. Davalı taraf, bu bilirkişi raporuna itiraz etmeyerek “mahkemeyi daha fazla meşgul etmemek için kusura ilişkin raporda belirtilen hususları mahkemenin takdirlerine bırakıyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporunda çözüm üretmek amacıyla taraflara kusur izafesi yapıldığından bahisle anılan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
Trafik kaza tutanağında, trafik lambasının gösterilmiş olması olay sırasında bu lambaların faal durumda olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki ışık ihlalinin kimin tarafından yapıldığı hususu uzman bilirkişi mütalaası ile de çözümlenemez. Yine yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda taraflara eşit oranda kusur izafe edilmiş olup, davalı bu bilirkişi raporuna itiraz etmemiştir. Tüm bu olgular gözetildiğinde meydana gelen olayda davalı yanın sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Mahkemece yukarıda açıklanan yönler gözetilmeyerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir……Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 18.10.2006 gününde, oybirliği ile karar verildi.” şeklinde ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere, trafik kazası esnasında trafik ışıklarının durumunun kaza tespit tutanağında belirtilmemesi, ilerde açılabilecek olası davalarda hak kayıplarına sebep olabilecek oldukça önemli bir durumdur. Nitekim paylaşılan Yargıtay kararında da trafik ışıklarının tutanakta faal olup olmama durumunun belirtilmesi gerektiği ifade edilmiştir. herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına, meydana gelen trafik kazasına ilişkin olarak tutulan kaza tespit tutanağında bu durumun yer alıp almadığının incelenmesi, olası hak kayıplarının önüne geçecektir.